Sitemize Katkıda Bulunun

Merhaba, Sitemize yazılarıyla katkıda bulunmak isteyenler, bize bilgi@saksafonname.com e-posta adresinden ulaşabilirler. Teşekkür ederiz.

25. Akbank Caz Fest. 30-31 Ekim İzlenimleri

Belle and Sebastian izleyiciyi, izleyici de Belle and Sebastian`ı seviyor. 

30 Ekim 2015, Cuma

25. Akbank Caz Festivali`nin son son konserleri ve elbette bir festival günlüğü daha sona erecek, bir yenisi başlayana kadar. Büyük bir yazar günlüklerin aslında yaşanan günler için değil gelecek günler için tutulduğunu söylemişti. Bizim de yapmaya çalıştığımız bu!

Festival yine en yoğun günlerinden birini yaşadı 30 Ekim Cuma günü. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı`na denk gelmesi konserlere ilgiyi azaltmadığı gibi özellikle bazı konserlere daha da yoğun ilgi olmasını sağladı. Belle and Sebastian gibi, Akbank Sanat ve Babylon Bomonti konserleri gibi... Dün, güne festivalin son paneliyle başlandı. Öğle saatlerinde Akbank Sanat`ta gerçekleşen panelde Türkiye ile yakın ilişkisi ve katkısı olan caz yazarı ve tarihçi Francisco Martinelli`nin moderatörlüğünde caz yazarı Hülya Tunçağ ve Jazz Dergisi editörü Zuhal Focan`ın katılımıyla gerçekleşen panelde nerdeyse cazın tarihi kadar eski olan Avrupada cazın kökenleri konuşuldu. Cuma gününün konser faslı ise yine aynı mekanda Poppy Ackroyd konseriyle başladı. Kadıköy`deki Moda Sahnesi`nde yerli ikili Mode XL konseri, Bomonti`de ise Hercules & Love Affair performansları gecenin hareketliliğinin önemli duraklarıydı ama kuşkusuz gecenin en hareketli anları Volkswagen Arena`da Belle and Sebastian ve öncesinde Cass McCombs konseriyle yaşandı.

İyi olan her zaman kazanır. Akbank Caz Festivali 25. yılını kutlarken cazın (daha doğrusu indie müziğin) en iyileriyle gençlerin en iyilerini buluşturdu. 18-26 yaş arasındaki 400 üniversiteli genç bu yıl festivalin güzel bir fikri olarak sosyal sorumluluk projelerinde çalıştılar ve ödül olarak kazandıkları haklı gururun yanında Belle & Sebastian konserini de en önden izlediler. Çabalarının ödülünü ise İskoç grubun solisti Stuart Murdoch’ın onları sahneye davet ettmesiyle performans sırasında sahnede dans ederek, grup elemanlarıyla dans edip selfieler çekerek aldılar.

Belle and Sebastian dün akşam Volkswagen Arena’da Akbank Caz Festivali’n bu sene en yoğun ilgi gören konserine imza attı. Konserin startını veren Cass McCombs`un konsere gelenlerin ilgisini pek çektiğini söyleyemem. Birçok kişi akşam yemeklerini yemeyi veya kahve içmeyi tercih etmişti McCombs’un konseri sırasında bana sorarsanız haklılık payları da vardı. Pek parlak bir ön grup olduklarını düşünmüyorum. Sevenleri bana kızmasın. Geçen sene Chet Faker konserinde hayran kaldığım Volkswagen Arena’nın koyu duvarlarında gezinen gün ışığı renkli spotları ve odyofil dinleyicilerin bile yüzünü güldüren ses geri dönüşleri bu sefer de beni can evimden vurmuştu. Belle and Sebastian 2013’de gelmişti daha önce ülkemize, bu kez daha yoğun ilgiyle koştu Türk dinleyicisi konsere. 20. yıllarını kutluyan sempatik, sakin, seyirciye kolay ulaşan, seyirciden karşılığını alan bir grup. Hepsi birbirinden yetenekli ve görev adamı olan müzisyenlerin dolu dolu icraları her biri birer hit olmuş parçaları dinleyicileri son derece mutlu etti. Indie müzik yapıyorlar ve konserin tansiyonu hızla arttırdıkları bir performans grafiği yakaladıkları kesin. Grubun vokalisti, multi enstrümantalist Murdoch çat pat Türkçeyle seyircilere takılıyor, seyircilerin arasında yürüyor, şarkılarını onlarla söylüyordu. Bu keyif veren iletişimi ve akılda kalıcı, hatta fanatik hayranlarını çılgına çeviren müzikleriyle ben iddia ediyorum ki Belle and Sebastian ülkemize ne zaman gelse konserleri kapalı gişe geçecektir. Çünkü, performanslarıyla bunu sonuna kadar hakediyorlar.

31 Ekim 2015, Cumartesi

"Kampüste Caz" konserleri haricinde Ekim`in son günü, yani dünle birlikte konserler de bitti. Zevkli ve heyecanlı bir festival daha geride kaldı. Dünü nasıl anlatmak lazım, gerçekten uzun ve yoğun bir gün oldu. Atölyesi, paneli, konseri derken dokuz farklı etkinlik bir gün içinde gerçekleşti. Bir insanın her birine yetişmesi mümkün değil ama yine de bu uzun caz gününden mümkün olduğu kadar bol notumuz var size.

Gün, saat 13:00`de festivalin yirmibeş yılının anlatıldığı panelle başladı. Akbank Sanat`ta gerçekleşen panelin katılımcıları caz yazarı Sadettin Davran, caz şarkıcısı Elif Çağlar, Pozitif`in ve festivalin kurucularından Ahmet Uluğ ve Akbank Sanat`ın yöneticisi Derya Bigalı. Bir anlamda ev sahipleri olan konuşmacılar festivalin 25 yıllık tarihini paneli izleyenlere anlattı.



Bu yıl festivalin en ilgi gören atölye çalışmalarından biri ise Swing Jazz atölyesi oldu. malum, son yıllarda Lindy Hop isimli bu neo-swing caz ve dans türü müthiş ilgi görüyor. Bir yerde 1920`li yılların modası yeniden canlandı. Tam da öyle... Özellikle Hollywood`da bu konuda yapılan filmler bu modanın dünya çapında ilgi görmesinin mimarı oldu. Bu konuda bizde de güzel çalışmalar ve atölyeler var. Lindy Hop denince akla gelen ilk isim olan Banu Birecikligil. Günün bir diğer atölye çalışmasıysa festivallerin değişmez atölye çalışmalırları ismi Ezo Sunal`ın çocuklarla ilgili düzenlediği atölyeler. Çocukların yaratıcılığını ortaya çıkaran Ezo Sunal dün çocuklarla birlikte müzik yaptılar ve çok eğlendiler. Günün gündüz bölümü ikindi saatlerinde Akbank Sanat`ın en üst katında yeralan kafede düzenlenen "Kafe`de Akşamüstü Caz" ile biraz dinlenme imkanı bulanlar ardından gece konserlerin yolunu tuttu.

Cumartesi gecesi farklı saatlerde ve farklı mekanlarda tam 6 konser izledik.

Gece bölümünün ilk konseri Tingvall Trio idi. Gecenin ikinci konseri David Sanborn öncesi sahne alan Susan Sandfor idi. Zorlu Turkcell sahnesinin tamamını dolduramasa da gelen dinleyicilerin bir kısmının burada yaşayan yabancılar ve Türk izlecilerin ortak özelliği sanatçıyı yakından tanıyor olmalarıydı. Gerek Sundfor`un ses ve ışık oyunları, gerek müziğindeki enerji bir süre sonra yerinde oturan insan bırakmadı. Şimdiye kadar altı albüm kaydeden sanatçı Türkiye`ye (muhtemelen) ilk kez gelmesine ve az tanınmasına rağmen hem gördüğü ilgi hem izleyicilere aşıladığı enerji görülmeye değerdi.



Gecenin Kadıköy yakasında gerçekleşen konseri ise Korhan Futacı & Kara Orkestra Kadıköy`ün eski mekanı, yeni sahnesi Moda Sahnesi`nde gerçekleşti. Tam bu sıralar Bomonti`de ise festivalin bir diğer merakla beklenen konseri başlamıştı; Get the Blessing. Bomonti`de gece Chris Tofu ile ilerleyen saatlere kadar devam etti.

Get the Blessing ismini Ornette Coleman`dan alan, çağdaş cazın günümüz en önemli gruplarından.

25. Akbank Caz Festivali’nin son günü en hareketli günlerden biriydi. Avrupa cazının yükselen gruplarından Tingvall Trio’ya uzun zaman bekleyen hayranları festivalde kavuştu. Konser biletlerinin bittiği günler öncesinden duyurulmasına rağmen sanıyorum seçim gündemi veya tatil planları nedeniyle olacak gelmeyen bir kaç koltuk haricinde salon doluydu. Aslında Türk dinleyicisinin Avrupa cazına hakettiği değeri daha fazla göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuya değinmek ne zamandır aklımdaydı, dile getirmek Tingvall Trio konserine nasipmiş. Kimi bloggerların Avrupa cazına ilgiyi arttırmak için paylaşımlar yapmalarını takdirle karşılıyorum ama az, daha çok olmalı... Tingvall Trio Avrupa cazının inci gibi parlayan üçlüsü. Fanatik takipçisi arkadaşlarımla uzun süredir önümüze gelen bütün anketlere “Gelecek sene festivalde hangi grubu görmek istersiniz?” sorusuna cevap olarak “Tingvall Trio İstanbul’a gelsin” diye yazar dururduk, sesimizi duyanlara teşekkür ederiz. Dün ilk konseri izleme şansı olanlar çok keyifliydi. Konser, albümlerindeki icralara göre çok daha gürültülü ve hızlıydı ama parça seçimlerinin daha iyi olabileceğini düşünüyorum. Avrupa cazının sembol ismi E.S.T’nin açtığı yoldan ilerleyen gruplardan Tingvall Trio. Grupları birbirleriyle kıyaslamayı sevmiyorum ama aynı derinliği ve icradaki odaklanma yaratıcılık açısından aynı iştahı bulamasam da Tingvall Trio’nun İskandinav cazında E.S.T sonrası güzel işler çıkardığı konusunda büyük çoğunluğun benimle aynı fikirde olacağına eminim. Almanya’nın prestijli ödülü ECHO ödüllü Tingvall Trio parçalarında kullandığı kuzeyli elementler ve melodik kurgular konserlerinde dinleyiciyi heyecandan kendinden geçiren dinamizmleriyle pekçok Avrupa’lı gruptan çok daha önde bir grup ve daha büyük bir konser salonunda performanslarını izlemeyi, daha çok sayıda cazsevere ulaşmayı hakediyorlar.

Doğruyu konuşmak gerekirse (ki gerekir) Zorlu Performans Sanatları merkezinin büyük salonunu dolduracak sayıda müzisyen bir elin parmaklarını geçmez. Sanborn altmışlardan beri müziğin içinde, cazda popüler soundların her zaman üst seviye bestecisi ve müzisyeni oldu. Bu yıl yetmiş yaşına basan büyük sanatçı özellikle James Brown, Eric Clapton, David Bowie, Stevie Wonder, Kenny Rogers, Brecker Brothers gibi çok çeşitli türlerde müzik yapan dünyaca ünlü sayısız isimle aynı sahneleri paylaşıp albümler kaydettiği için kendi kuşağının sadece pek çok caz müzisyenine göre hem çok erken hem çok daha ünlü olmayı başardı. Bu nedenle Türkiye`de de caz dışı geniş bir müziksever dinleyicisinin hep gözde ismi oldu, bu nedenle ne zaman gelse sevilir, ne zaman gelse salonu doldurur. Şahsen ben Bob James, James Genus ve Steve Gadd’la Haliç Kongre merkezine geldikleri konseri çok daha beğenmiştim. O dönem Double Vision albümünün seneler sonra ele alınışına ithafen özel bir projeyi çalmışlardı. Daha konsantre bir caz dolmuştu kulaklarımdan damarlarıma ama dün akşam Marcus Miller’ın gençliğini andıran tekniğiyle Andre Berry, gitarist Nicky Morach ve davulla perküsyonda sevimli iki müzisyenle paslaşan Ricky Peterson geçmiş gibiydi konserin dümenine. Elbette çok keyifli bir konserdi. Konser sonrası fuayede satılan CD`lere yönelmişken konserlerde uzun uzun sohbet ettiğim cazsever dostum Yusuf Bardavid`in söyledikleri sanatçının cazdaki misyonunu ve yerini çok iyi anlatmıştı. Bardavid`e göre Sanborn yeri doldurulmaz kalitede bir pop caz saksafoncusu. Müziğinde doğaçlamalar var ve bu onu başarılı kılıyor. Nasıl ki soyut resimler yapan bir ressamı sadece tarzın meraklıları takdir eder ama iyi bir `paysage` ressamını herkes takdir eder Sanborn’un durumu da aynen böyle. Büyük usta müziğiyle insan doğasına öyle yerinde müdahalelerle hitap ediyor ki, kayıtsız kalamıyorsunuz. Sarsılmaz bir caz figürü oluşuyla her zaman ilgi görür ve görecektir. Takviminize not alın, onu ya gelecek yaz ya da sonraki yaz yine sahnede yeni bir projeyle göreceğiz. David Sanborn konseriyle çeyrek asrı deviren Akbank Caz Festivali’ni tamamlamış olduk. Gelecek konserlerde buluşmak dileğiyle...

Okunma 4594 defa Son Düzenlenme Son Düzenlenme Kasım 01 2015
Submit to DeliciousSubmit to DiggSubmit to FacebookSubmit to Google PlusSubmit to StumbleuponSubmit to TechnoratiSubmit to TwitterSubmit to LinkedIn
Semih Maden

Caz müziğine olan ilgisi hergeçen gün artmaktadır. Amatör olarak ilgilenmekte olduğu saksafon ise hayatında ayrı bir yer tutmaktadır.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

İletişim

E-mail:  bilgi@saksafonname.com