Sonny Rollins ve Müziği
Caz Tarihinde çok önemli rol oynamış, esprili melodileriyle, her zaman doğaçlamasını ince düşünülmüş zarifliklerle süsleyen Sonny Rollins, saksafonu Charlie Parker’ın virtüyözitesine yakın bir ustalıkla çalabilen nadir saksafonculardan birisidir.
Gruplarında piyano kadar gitaristlere de yer veren Sonny Rollins, gitarın gruba getirdiği ritmik lezzeti de önemsediği caz camiası tarafından biliniyor. Bir gitarist olarak, Sonny Rollins’i bu yönüyle de çok beğendiğimi söylemeden geçemiyeceğim. Tabii ki grubunda yer verdiği gitaristler Jim Hall, Peter Bernstein gibi çok özel yetenekler. Çünkü Sonny Rollins’in grubunda yer alabilmek için 500’ün üzerinde caz standardını ezbere ve herhangi bir tondan çok iyi çalabilmek zorundasınız. Bir nevi ayaklı caz standardları kütüphanesi olmayı gerektiren bu meziyetler, sadece sahip olunması kulağa hoş gelen donanımlar olarak değil, birebir kullanmak zorunda olduğunuz bir birikim. Çünkü Sonny Rollins sahnede önce şarkı ismi söyleyip, sonra tempoyu sayıp çalmaya başlayan bir saksafoncu değil. Direkt olarak çalmaya başladığında sizin grup olarak takip edebilmeniz gereken bir grup lideri.
Bunun yanı sıra, şarkının ortasında haber vermeden başka bir caz standardına sıçrayabilir, tonu değiştirebilir, tempoyu değiştirebilir bir lider. Siz eğer o grubun üyesiyseniz, bütün bunlara sorunsuz ayak uydurabilmelisiniz. Bunu her gördüğümde, Sonny Rollins’i defalarca canlı seyretmiş olmama rağmen hem şaşırıyor, hem gıpta ediyorum. Çünkü konserin gidişinde en ufak bir enerji düşüklüğüne mahal vermeden bu sıçramaları yapabiliyor.
Kendisi çok önemli, donanımlı ve bilinçli bir virtüyöz. Bu bilinç nedeniyle 2 kere 3’er yıl olmak üzere sahne performansına ara verebilecek kadar kendini objektif olarak gözlemleyebilen bir beyefendi. İlk defa 1959 yılında çok erken şöhrete ulaştığını ve saksafonla ilgili daha fazla çalışması gereken konular olduğunu düşündüğü için sahne performansına ara verdi. Bu dönemde sık sık Brooklyn Bridge’de saksafon çalıştı.
Hemen sonrasında sahneye döndüğü zamanki ilk albümü olan ‘Bridge’ ismi, Brooklyn Bridge üzerinde yapılan saksafon çalışmalarına ithafen verilmiş bir isimdi. Sonra 1966 yılında biraz daha uzunca olmak üzere ikinci bir ara verdi. Buradaki kendini kontrol yeteneği, erken gelen şöhretin olası zararlarını ön görebilme, çok önemli meziyetler. Arkasındaki tek sebep ise aşık olduğu müzik tarzında daha fazla ustalaşabilmek.
Sonny Rollins İstanbul’a geldiği zaman konser ilanında New York’tan arkadaşım olan Peter Bernstein’in adını okuyunca hem şaşırdım, hem de Peter adına çok sevindim. Çünkü gerçekten onunla çalmak harika olmalı diye düşündüm. Konsere gittiğimizde ise, bir baktım ki, grupla çalmasına rağmen, Peter’ da bizden çok farklı bir konumda değil. Yani yüzünde bizde olan gibi bir şaşkınlık gülümsemesiyle 82 yaşında bir caz devinin sahnede dim dik döktürmesini seyrediyordu. Çalarken eminim ki dikkatini tek dağıtan şey Sonny Rollins’i sahnede seyretmekti.
Sonrası akşamı Peter ile yemek yerken Sonny Rollins hakkında konuştuk. Ben onunla ilgili ne öğrenebiliyorsam kardır mantığıyla sordum da sordum. Beni bir hikaye gerçekten çok etkiledi. Bir akşam enerjisi düşük bir konserden sonra, Sonny Rollins Peter’a “Soundcheck ile konser arasında ne yapıyosunuz da akşama enerjiniz bu kadar düşebiliyor?” diye sorar. Peter’ da “Tam olarak bilemiyorum ama diğer çaldığım gruplarda 2 saat uzunluğunda konser performansına eş değer bir prova yapmıyoruz. Acaba o yüzden olabilir mi?” diye cevap verir.
Tam burada ben sormadan edemedim. Konser günü provanız 2 saat mi sürüyor? Provayı konser gibi mi çalıyor? Benzer soruları arka arkaya sordum. Peter’ da bana “Sonny başka türlü çalmayı bilmiyor. Ya çalıyor, ya çalmıyor. Ama çalınca %100’ünü veriyor. Akşama bir de konser var diye düşünmüyor. Onun için hafif performans, seyirci önü, prova gibi ayrımlar yok.” dedi. Çok şaşırdım ama hemen “Tabi ya, Sonny işte.” dedim. Bundan sonra da hemen ekledim. “Hikayeni yarım bıraktın. Sonny’ye acaba yoğun ve uzun prova yüzünden olabilir mi diye sorduğunda ne cevap verdi?”. Tabi buna Sonny’nin verdiği cevap, daha iyi saksafon çalabilmek için 2 kere bir kaç seneliğine sahneye ara vermiş ve 82 yaşına gelmiş bir caz devi olduğunu düşününce daha da anlam kazanıyor.
Sonny der ki, “Akşam konserde çalacağımız garanti mi ki enerjimizi akşama saklayalım? Ya prova son çalışımızsa?”
Son Ekledikleri: Cemil Şerbetçi
Yorum Ekle
Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.